Influencer Röportaj Serisi – GEEKYAPAR

Influencer Röportaj Serisi – GEEKYAPAR! TIP Effect olarak gerçekleştirdiğimiz Influencer Röpartajları Serisi’ne bu sefer Geekyapar ekibi ile devam ediyoruz. Geekyapar ekibinden Can Türkdoğan, Ömercan Güldal ve Cevdet Canver sorularımızı yanıtladılar. Cevaplar kısmında gözünüz yorulmasın diye isimleri kısalttık.

“C.T: Can Türkdoğan,
Ö.G: Ömercan Güldal,
C.C: Cevdet Canver” dedik.

TIP Effect: Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz? Kim bu Geekyapar?

C.T: Geekyapar hem bir şeyin inciğini cinciğini araştırmayı, hem de üretmeyi sevenlerin oluşturduğu ve bunu yapanların desteklendiği bir platform. Üreten insanı sevelim sayalım.

Ö.G: Geekyapar biziz. Geekyapar hepimiziz. Geekyapar geek’liği ile bir kenara oturtulup, “otur, dersini çalış”, “hobi olarak yaparsın”, “bu yaşında hala çizgi film mi izliyorsun?” denilmiş olan kitledir. Hayattaki en önemli şeyin, ölünceye kadar kaymağını hiç tanımadığı insanların yediği bir sistemde “belki loto bana da çıkar” umudu ile yaşamak olmadığını keşfetmişlerdir. Geekyapar, kabına sığmayan ve tüm kapları sorgulayanlardır.

C.C: Geekyapar bir yandan hayatı fazla ciddiye alan temaları ciddiye alırken, hayatın kendisini pek o kadarda ciddiye almayan bir topluluk aslında. Popüler kültürle, tüketim toplumu ile barışık, ancak enayi yerine konulmayı da öfkeyle reddeden bir kurum. Bu öfkeyi de bilindik yollardan değil de mizah yoluyla aktarmanın yolunu bulmuş insan topluluğu. Şimdi geriye dönüp sarf ettiğim laflara bakınca bile yazdıklarımla dalga geçmek istiyorum mesela. Ne kadar da büyük laflar. Bilmem anlatabildim mi?

TIP Effect Influencer Röportaj Serisi GEEKYAPAR
Can Türkdoğan, Cevdet Canver ve Ömercan Güldal

TIP Effect: Youtuberlıktan önce neler yapıyordunuz? Youtuberlıktan başka neler yapıyorsunuz?

C.T: YouTube dünyasına girmeden önce hem ajans hem de marka tarafında çalışmış bir dijital pazarlama uzmanı idim. Daha sonra kendi sevdiğim, en iyi bildiğim içeriği üretmek ve oyuncu olmak arzusu ile çılgın bir karar aldım ve işi bıraktım. Şimdi hem oyunculuk, hem de sevdiğim konularda içerik üretiyorum.

Ö.G: Tiyatro yapıyordum. Youtuber’lık yapıyorum demek istemiyorum, çünkü youtuber iğrenç bir kelimeymiş. Bence şu andan itibaren bir kampanya başlatalım ve türkçe youtuberlar’a “tüpçü” diyelim. Evet artık tüpçülük yapıyorum ben, onun dışında bir sağlık merkezinin genel müdürüyüm.

C.C: Tiyatro yapıyordum ve aslında hala yapmaya devam ediyorum. Bunun dışında şirketlere prodüksiyon ve tiyatral faaliyetler sağlayan bir şirketim var. Aynı zamanda drama eğitmenliği yapıyorum.

TIP Effect: Çekimlerinizi nelerde yapıyorsunuz, hangi ekipman ya da programları kullanıyorsunuz videonuzu hazırlarken? Bir videonun hazır olması ortalama kaç gün sürüyor?

C.T: Çekimlerimizi kendi stüdyomuzda yapıyoruz, DSLR kameralar ile çekim yapıyoruz, Adobe ürünleri ile de kurgu, görsel hazırlama gibi şeylerle uğraşıyoruz. Düz muhabbet videolarını 1 gün içerisinde çıkartabilsek de “Sen Ne Diyon” gibi kurgusu daha incikboncuklu işler daha uzun sürebiliyor. Ama genel olarak eli hızlı bir kanal olduğumuzu söyleyebilirim.

Ö.G: İş yapma sırlarımızı açık etmek istemiyorum ancak tek bir ipucu vericem; kamera kullanıyoruz. Bir vidyoyu yapmak: min 2 saat + post-pro gereksinimleri/editörün tembellik katsayısı. Örneğin editör bensem bir vidyonun yapımı 1 ay kadar sürebilir.

C.C: Kendi stüdyomuz var. Adobe olmasaydı olmazdık. Hızımız prodüksiyonuna göre değişiyor. Editör Ömercan ise bir videonun yapımı 1 ay kadar sürebiliyor 😊

TIP Effect Influencer Röportaj Serisi GEEKYAPAR
Can Türkdoğan

TIP Effect: Kanalınız açtıktan kaç yıl sonra para kazanmaya başladınız? Bu işten kendinizi geçindirecek kadar para kazanıyor musunuz?

C.T: Aslında ilk paramızı Geekyapar YouTube kanalı açılmadan yine bir video prodüksiyon projesi ile kazanmış, ilk ekipmanlarımızı da bu kazandığımız para ile almıştık. Kalabalık olduğumuz için henüz hedeflediğimiz paraları kazanmıyoruz, ama bunun için çılgınca çalışıyoruz.

Ö.G: HAHAHAHAA, para mı?

C.C: Para kazanıyoruz diyemem. Kazanmıyoruz da diyemem. Ancak para için yalan söylemeyecek kadar da samimi olduğumuzu her fırsatta dile getirmek isterim. Belki de bu yüzden…

TIP Effect: Beğendiğiniz takip ettiğiniz Youtuberlar kimler?

C.T: 140 Journos Türkiye’de en başarılı bulduğum kanal. Çok büyük hayranlık içerisinde izliyorum videolarını ve inanılmaz öykünüyorum yaptıkları işe, cesaretlerine. Özellikle muhteşem kurgularına. Bir gitar geek’i olarak Andertons Music Co kanalını da çok severek takip ediyorum. Yerli ve yabancı en sevdiğim 2 kanal bunlar.

Ö.G: Aybike Turan.

C.C: İstanbul Film Akademisini takip ediyorum. Bunun dışında yabancı kanallar dada çok ilgimi çekiyor. Collage Humour, Film Riot gibi kanallar ilgi alanımda.

TIP Effect Influencer Röportaj Serisi GEEKYAPAR
Cevdet Canver

TIP Effect: Yeni youtuberlara tavsileriniz neler? Kalıcı başarının sırrı nedir sizce?

C.T: Düzenli üretmek, üretmek ve üretmek. Bu az izlenir kaygısı gütmeden yine de üretmek. İşte o zaman kalıcı bir şey ortaya koymuş oluyorsunuz. Çalışın ve umudunuzu yitirmeyin.

Ö.G: Yeni tüpçülere tavsiyelerim gidip kendilerine başka meslek seçmeleri. Gıda sektörü mesela hep baki olacaktır kanımca.

C.C: Geçmişte yine hep birlikte oturup danalar gibi film konuşuyorduk. Sonra bunu kamera önünde yaptığımızda muhabbetimiz başkalarının da ilgisini çekmeye başladı. (Aslında ben bahsettiğim kamera önü geçmişte çok göz önünde değildim elbette. Ama işte genel olarak Geekyapar’dan bahsediyorum.) Bu sayede büyüdük ve bu organik ivme her ne kadar yavaş olsa da kararlı bir biçimde büyümemizi sağladı. Yani biz konuşurken bizle konuşmaya başlayan, aşağılara yorum yapan, görünce mutlaka fikrimizi soran dostlarımız oldu. İşte böylesine bir büyümeyi tavsiye ediyorum. Kendiniz olarak.

TIP Effect: Stranger Things’in yeni sezonunda sizce bizi neler bekliyor?

C.T: Bu konu hakkında uzun uzun konuştuğum; “Stranger Things 2 İncelemesi – “Gelecek Sezon Acaba…?” CT CS Tancan” videosunu izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
Ö.G: Gerilim, çocuğa karşı şiddet, lüzumsuz nostalji ve anlamadığın referanslar yüzünden kendini aptal hissetmece. Bir de o peltek konuşan çocuğun dayanılmaz şirinliği.

C.C: Ben henüz 2. Sezonu izlememiş ve spoiler yememeyi başarmış bir insan evladı olarak bu soruyu yanıtsız bırakacağım.

TIP Eeffect: Oscar’ı bu yıl en iyi film kategorisinde ‘Shape of Water’ aldı. Ne düşünüyorsunuz?

C.T: Meh, açıkçası biraz tadım kaçtı, çünkü Shape of Water 80’lerden beri onlarca kez izlediğimiz bir filmin romantikli versiyonundan farklı bir şey sunamadı bana. Halbuki Three Billboards Outside Ebbing Missouri harika bir filmdi… Keşke o alsaydı.

Ö.G: Oscar’ın saçmasapan bir ödül olduğu “Titanic” senesinde belli olmuştu bence.

C.C: Açıkçası Oscar genel olarak uzun süredir esprisini yitirdi. Grubun dedebeyi olarak “Nerde o eski kocaman filmler” der oldum. Shape of Water Oscar’ı hak eden bir film değildi. Ancak hangisi hak etti peki diye soracak olursanız da bu soruya verecek bir yanıtım yok. Kötüler içerisinde az kötüyü seçmeye çalışmak çok yorucu bir aktivite.

TIP Effect: Warner Bros’un kurumsal basiretsizliğinden bahsetmişsiniz. Sizce bu basiretsizliği neye bağlıyorsunuz?

C.T: Kontrol manyaklığı, tüm çıkan işleri bir ürün olarak görmeleri. Bu arada bu basiretsizliği sadece WB’a yıkmak doğru olmaz. Disney de aynı girdabın içerisinde. Bu gibi fabrikadan çıkma işlerin auteur sinemayı bıçaklayarak öldürdüğünü düşünüyorum. Zamanla derdini aktarmak isteyen, mesaj kaygısı olan ve bunu muhteşem bir şekilde aktaran filmeri mumla arayacağız.

Ö.G: Başarılı bir girişimi taklit etme çabası.

TIP Effect: Marvel filmleri DC’nin çok önüne geçti. Sizce bunun sebebi ne?

C.T: Öncelikle bir evren oluşturmaya çok önce başladı Marvel. DC aceleci bir şekilde en büyük rakiplerinin tutmuş işlerini taklit etmeye çalıştılar. Aceleci davranmayıp, sindire sindire yapsalardı ve en önemlisi yönetmenlere güvenselerdi daha farklı, belki de daha iyi işler izleyebilirdik.

Ö.G: Doğru zamanda doğru yatırım. (başka ne olabilir ki?)

C.C: Marvel’ın yıllar boyu altyapısını hazırladığı evreni, 1-2 filmle çözmeye çalışma girişimi elbette başarısız oldu. Ama bu söylediğimden Marvel’ın da çok nitelikli işler yaptığı sonucu çıkmasın. Hepsi birbirine benzeyen işler yaparak bir sarmala girdi tüm ana akım sinema. Bizim sevdiğimiz konuların popülerleşmesi harika bir duyguydu ve gerçek geeklerin bu harika duygusu, çizgi roman- bilim kurgu dünyasının popülerleşmesinden 3-4 film sonra bitti. Artık nadiren denk geliyoruz nitelikli filme.
TIP Effect: Nokia’nın eski modellerini yeniden piyasaya sürmesini nasıl yorumluyorsunuz?

C.T: Nostalji manyağı tiplerin ilgisini çekecektir. Ama bu cihazların asıl alıcısı dede ve nineler, kapalı çarşıda çılgınca bağırarak döviz satan esnaf ve telsiz özelliği kullanacak taksiciler olacaktır.

Ö.G: Birçok ülkede üzerinde silah bulundurma yasalarının gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

C.C: Fiyatlarını görene kadar yedek olarak almayı düşünmüştüm açıkçası. Hani şarjı 1000 yıl gider vs… Sonra akıllılarından birkaç kuruş ucuz olduğunu fark edince konuyu kapattım.

TIP Effect: Netflix çok başarılı dizi projelerine imza atıyor. Sizce film projelerinde neden bu kadar başarısızlar?

C.T: Dizide işleyen sistemleri filmler kısa olduğu için işlemeyebiliyor. Ben Netflix filmlerinin çok başarısız olduğunu düşünmüyorum bu arada. War Machine’i beğenmedi kimseler ama bence çok güzel bir filmdi. Ayrıca inanılmaz başarılı belgesel filmler ve diziler yapıyor Netflix. Oscar alan Icarus’u izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.

Ö.G: Bu ikili sorunun barındırdığı iki varsayıma da katılmıyorum. Bence ne dizileri o kadar başarılı, ne de filmleri o kadar başarısız. Aslına bakarsan ürettikleri her proje birbirine benziyor. Zaten genel olarak çizdikleri başarı tablosu da bunu yansıtıyor. Başta özgün ve işleyen bir yöntem tutturdular, sonra da bunun çalıştığını görünce muhafazakarlaşmaya başlayıp risk almayı bıraktılar. Başarılı her sanatçı veya sanat tüzel kişiliklerinin düştüğü hataya düştüler yani. (bkz. Geekyapar)

C.C: Netflix’in en büyük ve asıl başarısı piyasada ilk olarak var oluşudur. Ancak var olduğu andan itibaren kaçınılmaz olarak yok olmaya başladığı da çok açık. Çünkü ilk kez bir şeyler yapma heyecanını, üretim seçimlerini reytinglere ve sanatçılar yerine kalabalığın fikirlerine bıraktığı anda kaybetmeye başladı.

TIP Effect: Eğer dünyamız George R.R. Martin’in kitaplarında yazdığı gibi olsaydı hangi krallıkta yaşamak isterdiniz? Neden?
C.T: Sanırım Dorne’da bir sahil kasabasında yaşamak isterdim. Akdeniz’e en çok benzeyen yer orası. Zannedersem içimde kontrol edemediğim bir emekli yaşıyor.
Ö.G: Bütün olup biten karmaşaya rağmen en az savaş dövüş gören, ve toprakları en az istilaya uğrayan krallık. Şöyle düşünelim; Game of Thrones evreninde yaşıyor olsak herhangi birimizin çamurda debelenen bir köylü olma ihtimali, zengin bir soylu olma ihtimalinden yüksek. Ki zengin soyluların bile kellelerinin koltukta olduğu bu coğrafyada tepinen fillerin ezdiği çimenler olmanın en zor olacağı yer gene Eyrie. O dağların ardına, arada bir dağlı barbar avlamak zorunda kalan askerlerden başka itiş kakış gören pek yok

C.C: Ben duvarın öte tarafındakileri son derece haklı buluyorum. Fantastik de olsa o evrende de zenginler gelip bir yerlere duvar çekip, kurallar koymuş, ötesini hiçe saymış ya, işte orada yaşayan devlerden biri olup mücadele etmek isterdim.

Bu keyifli sohbet için hepinize çok teşekkür ederim. Geekyapar!’a bundan sonraki çalışmaları için başarılar dileriz.